Kan gövdeyi götürüyordu. Yeni bir Çanakkale harbi yaşanıyordu, sanki tarih tekrarlanıyordu. Hane 10’un korkusuz savaşçıları durmadan ilerliyordu düşmana doğru. Liderimiz horasgame; Ankara’nın en yüksek tepesinin, en uzun kulesinin, en üst katında, altın tahtında oturmak yerine atını en önde sürüyordu, en önde savaşıyordu durmaksızın. Kılıcını her savurduğunda bir kişi daha eksiliyordu Hane 1. Düşman daha ne olduğunu anlayamadan öncü birliklerimiz ortalığı yerle bir etmişti.
Trabzon’un valisi furkanbogoclu kendi atlı birliği ile düşmanın tam kalbine, en iyi savunduğu yere doğru gitmeye hazırdı. İzmir’de djmustafa32’nin kellesini aldıktan sonra en çok güvendiği, tüm savaşlarda yanında olan avrg45, erdal bakkal, cpt_gur ve attillathehun ile son saldırı için hazırdı. Atını ileri sürdü ve dönüp savaşçılarının gözlerine baktı: “ Gondorlular, Rohanlılar, kardeşlerim; gözlerinizin içinde kalbimde yeşermesine izin vermediğim korkuyu görüyorum. Gün gelir insanlar cesaretlerini yitirebilir. Dostlarına sırt çevirebilir ve tüm kardeşlik bağlarını koparabilir ama bugün o gün değil. Düşmanın zaferi ve harap olmuş siperler bekler Hane 10’un çöküşünü ama o gün bugün değil! Bugün savaşacağız, bu dünyadaki tüm sevdikleriniz adına sizlere savaşmayı emrediyorum aslanlarım!” dedi ve herkes kılıçlarını çekip kükredi “ Savaşa!”
Yazan: The Balrog