Dolunay Anadolu’nun bozkırlarını aydınlatıyordu. Soğuk ve sessiz gecelerden biriydi. Harita odasında Aslancem ve Boramert ile yeni stratejiler geliştiriyorduk. Boramert halinden memnundu. Güvenilir ve sağlam dostlar edinmişti. Bugün cephede hevesli ve hırslıydı. Saatlerce kılıç salladı yorgun düştü ama yinede tedbiri elden bırakmadı. Dinlenmek yerine harita odasında yeni stratejiler kurmamıza destek oluyordu.
Biraz hava almak için dışarıya çıktığımda ateşin başında,kılıç sallamaktan şişmiş ellerini ısıtıyordu komutan DeschainRoland. Yüzünde buruk bir ifade vardı. Biliyordum sebebini. Ağabeyleri bilgehan1 ile bordobörklü gelmemişlerdi savaşa. Bana kırılmışlardı. Yanına oturdum.
– Üzülme. Birgün onlar da bizi anlayacaklar, dedim.
Gecenin sessizliğini bozan kurt sesleri ile sert bakışlarını güneydeki ormana doğru çevirdi. Ormanın içinden bir grup Sarı Sancak askeri çıktı. Bize doğru geliyordu. Harita odası kamptan uzaktaydı ve savunmasızdı. Kılıçlarımızı aldık, düşmanın üzerine yürüyecektik ki; birden yaylım ateşine uğradı düşman. Hepsi ölmüştü. Ormanın derinliklerinden bir grup asker belirdi. Onlar bordobörklü ve bilgehan1’in önderliğinde ki yoldaşlardı. Uzun zamandır görmüyordum onları. Çok özlemiştim.
Komutanım Deschainroland koştu ve ağabeylerine sarıldı. Mutluyduk, yüzlerimiz gülüyordu. Harita odasının önüne doğru ilerlerken; bilgehan1’in dikkatini yaşlılıktan uyuya kalmış srkeskin çekti. Yanına yaklaştı ve ayağıyla iterek onu uyandırdı. Gülümseyerek;
– Kalk kalk! Sabah oldu savaşa gidiyoruz. Dedi.
Srkeskin gözlerini açtığında çok şaşırdı. Kalkmakta zorlanan Srkeskin’e bordobörklü yardım etti ve bilgehan1’e kardeşim deyip sarıldı. Sonunda küslük bitmişti ve bütün Yozgat savaşçıları bir araya gelmişti. Kardeşlik bağımızın ne kadar güçlü olduğunu Sarı Sancak yeniden görecekti…
Yazan: DeliMuhtar