Güneşli bir güne uyandı bugün Marmara. Havada kan rengi vardı ama sıcaktı kar taneleri. Yorgun ama mutlu Hane 11 askerlerinin üzerine yağıyordu ama üşütmüyordu. Kazanmıştık; İstanbul,Sakarya,İzmit ve Yalova dolayısıyla Marmara bizimdi. Savaşçımız, yüreklimiz ve yeteneklimiz triqalxx öyle işler başarmıştı ki gözümüzde adeta ulu bir lider olmuştu. Güney kanadında Yalova’yı komple aldı triqalxx ve ardından İstanbul’a akınlar düzenledi. Öyle bir savaş çıkardı ki, güney kanadında düşman ne olduğunu bile anlamadı. Bir rüzgar esti. Biz bir aradaydık. Kılıçlarımızı, baltalarımızı tutuyorduk, düşman kanıyla yıkanmıştık. Mutluyduk, bu savaşın hakkını çok iyi vermiştik.
triqalxx fetih hakkıyla Marmara’nın tahtına oturdu ve bir ziyafet verdi bütün Hane 11 onuruna. Herkesin karnı açtı ama yemeğe başlamamıştık. Konuşma yapılacaktı, bizi daha da alevlendirip yüreklendiren bir konuşma. triqalxx tahtından kalktı ve gülümsedi “Yaz mevsiminin bin yıl sürdüğü bir yerde sonsuza kadar yaşamak istiyorum. Dünya’ya yukarıdan bakmak için bulutların üstünde bir kale istiyorum. Tekrar yirmi altı yaşında olmak istiyorum. Yirmi altı yaşındayken bütün gün dövüşebiliyordum. İnsanların ne istediği önemli değildir. Kış neredeyse tepemizde lordlarım. Ve kış ölümdür. Bizim, bu hane için dövüşürken ölmemizi; gözyaşları yanaklarında donarken, karın içinde yalnız ve aç bir halde ölmemize tercih ederim. Bu şekilde ölen adamlar için şarkılar yazılmaz. Bana gelince, ben savaşçıyım. Bu benim efsane savaşım olacak. Bırakın da şu son efsane savaşımda Hane 16 kanıyla yıkanayım. Baltam bir Hane16’lının kafatasına gömüldüğünde kanın yüzüme sıçradığını hissetmek istiyorum. O kanı dudaklarımda yalamak ve ağzımda o kanın tadı varken ölmek istiyorum.” dedi ve ziyafet başladı.
Yazan: VictarionGreyjoyy