Hava soğuktu, fırtına kopmak üzereydi ve Hane 16’lı savaşçılar konuşmaya kimin başlayacağını merakla bekliyordu. Vücutlarına işleyen rüzgarla gelen o dondurucu soğukla birlikte, herkes kalenin ortasında yakılmış ateşin etrafında liderleriyle bekliyordu . Hane 16 üyelerinden hiçbiri korkmuyordu ve üşümüyordu da. mgokhann kılıcını kınından çıkardı ve havaya kaldırdı. Aslan yürekli savaşçılarının gözlerinin içindeki ateşe baktı, ardından yüksek ve kalın bir sesle şu sözleri söylemeye başladı: ” Bugüne kadar gösterdiğiniz sabırdan ve çabadan dolayı sizlere minnettarım sevgili yoldaşlarım lakin şimdi şehirlerimizi grinin soluk rengiyle kaplayan Hane 11 üyelerine, Hane 16’nın gücünü gösterme, büyük savaşın ilk adımını atma vakti geldi. Kılıçlarınızı bileyin, zırhlarınızı parlatın ve kuşanın. Artık savaş borusunu üflemenin ve Gondor’un parlak kalkanlarının, keskin kılıçlarının ve kalın zırhlarının gücünü göstermek, düşmanlarının kale yapılarını yıkan o mancınıkların ve şimşek hızıyla yayından fırlayan okların atılma zamanı gelmiştir. Bugünden itibaren aslanların o asil, düşmanlarına korku veren kükremeleri ortalığı bir sis gibi kaplayacak, saklananların kalplerini karanlıkla, korkuyla saran kükremeler…” Canını liderleri için vermeye hazır tüm Hane 16 savaşçıları ayağa kalktı ve aynı anda bağırmaya başladılar ” Savaşa ! “. Tüm savaşçılar temellerini beraber attıkları kalelerine son kez baktılar ve savaşa doğru at sürdüler.
Yazan: The Balrog