Düşman, son kapıya gelmişti ve artık sonumuzun geldiğini düşünmeye başladık.
“Hisarı aldılar, her şey bitti! Bunca ölüm… İnsan bu nefret karşısında ne yapsın?” dedi GgOLlDd. “Adamlarınız savundukça bu kalenin düşmeyeceğini söylemiştiniz! Hala savunuyorlar, savunurken ölüyorlar! Benimle at sürün, karşılayın onları, şanlı bir ölüm için, halkımız için Hane 10 için!” dedi VictarionGreyjoyy, “Evet, evet son bir kez Anatolian Sun’ın borusu derinden çalacak, işte omuz omuza kılıç çekeceğimiz an. Artık insafsız olun! Gazap için, yıkım için kızıl bir şafağa, eygiler ileri!” Hane 10’un savaş borusu öter ve iç kaleye giren düşman daha ne olduğunu göremeden atlı birliklerimiz onları dağıtmaya başlar.
Önlerine gelen her kafayı, vücudu ikiye bölüyorlardı. Bu son savunmaydı, onlar için. Fakat şafak ikiz dağların arasında yükselirken, bembeyaz atının üstünde elinde elendilmiri taşıyan sabriii37 göründü. Arkasında gelmiş geçmiş en büyük atlı birliği ile düşmanı yok etmeye hazırdı. Kılıcını havaya kaldırdı ve “Ölüm!” diye bağırdı. Ardından atını Miğfer Dibi’ni kuşatmış olan düşmana çevirdi. “Bu gün düşman için kan günü, ölüm günü, şafakla birlikte kellelerini alın. Saldırın!”
Atlılar düşman mızraklılarını yarıp geçtiler, tek bir düşman bile kaçamamıştı ve o an tarihin altın sayfalarına bir kez daha geçti: Hane 10’un yenilmezliğini bir kez daha gördük.
Yazan: The Balrog